bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yazık lan.
      0keşke mühendis olabilseydim - babasizkiz 29.09.2016 01:37:22 |#2812309
      0üzdün :( - yetkisiz muhendis 29.09.2016 01:38:12 |#2812361
      0yoruma aglicam amk :(( - micov 29.09.2016 02:57:33 |#2872423
      butun yorumlari goster (7)
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hayat sana vay kiki vay vay vay kiki vay kiki vay kiki vay vay
      0elsi vaikiki - babasizkiz 29.09.2016 01:38:41 |#2812311
      0vay kiki vay vay - erol egemen 29.09.2016 01:39:04 |#2812306
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yemek modasına çıkarken, müşterinin molaya çıkmasınlar diye bağırmasına maruz kalmaktır.
      0oha dert ortağı - babasizkiz 29.09.2016 02:03:32 |#2812385
      0yaşandı bu, müşteri burda da haklı mı hakim bey :)) - pinokyo 29.09.2016 02:04:55 |#2812417
      0onun bacağına tükürelim - babasizkiz 29.09.2016 02:05:46 |#2812388
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ulan dünyaya bir kez geliyorsun ve lcw kasiyeri oluyorsun. kendinden bu denli mi nefret ediyorsun?
      0para lazımsa demekki? 😐 - babasizkiz 29.09.2016 02:50:55 |#2812512
      0para kime lazım değil ki? hepimize lazım, olay akıllı olmakta, çeneyi kullanmakta. - hafifbulutlu 29.09.2016 02:52:08 |#3335876
      0çeneyi kullanmak? - babasizkiz 29.09.2016 02:53:19 |#2812517
      butun yorumlari goster (6)
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şükür yarappi defacto dayım
    6. 74
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sandığım kadar kolay değilmiş. dün karşılaştığım olay sonrası her birinin dirayetine hayran oldum. dün gezinirken sıcaktan bunaldım ve yine her zaman yaptığım gibi klima avına çıktım. hovardalık yapıp kliması olan bir mekana giriş yaparım, içeriye uyum sağlayıp ihtiyacım olan serinliğe erişirim. sonra da mekandan ayrılıp yoluma devam ederim. tek gecelik ilişki misali yani. eğer yolda yine sıcaktan bunalırsam yine aynı taktiği kullanıp serinlik sağlarım. bu böyle gideceğim yere ulaşıncaya kadar devam eder. yıllardır böyle yaptığım için adım attığım çoğu yerdeki esnafı da tanırım. keşke bazılarına müşfik kenter edasıyla "ben sana değil, klimana aşığım." diyebilsem... dün yine bu taktiği uyguluyorum. karşıma lcw çıktı. iyi dedim, en azından sohbetini çekmek zorunda kalacağım klasik esnaf dayısı yok. hem biraz sağa sola bakınırım, hem de belki bir şey bile alırım diye içeri girdim. direkt jean reyonuna gittim. çünkü her zaman bakınmaya o reyondan başlarım. sonra da gömlek ve tişörtler gelir. kısa bir bakındıktan sonra bir tane jean beğendim, denedim. baktım götüme de yakıştı, almayı kafaya koydum. kabinden çıktım. biraz tişört ve gömlek reyonuna bakındıktan sonra da kasaya yöneldim. kasa her zamanki gibi; ramazan pidesi kuyruğundan hallice. içimden dedim; klimanın verdiği rahatlık buradan çıktıktan sonra 2 dakika dayanmıyor ama bu sıranın verdiği kasvet bazen gün boyu içimde kalıyor amk. o sırada beni bekleyen absürd olaydan habersiz telefondan sözlüğe girdim. tabağı boş yollamayacağını bildiğimden, muhalif'e lcw kabininde çektiğim nude temalı fotolarımı attım ve beklemeye başladım. (bkz: kısasa kısas) tam o anda sıranın diğer ucundan sesler yükseldi. 4 tane kasa var ama sadece birisi işlemez vaziyette. sebebiyse şu; minimum 65 yaşında olan suriyeli bir kadın, kasiyer kızı cinayete teşebbüs ettirmeye çalışıyor. kadın toplamda 590 liralık alışveriş yapmış. ama ödemenin bir kısmını (30 dolar) dolar bazında yapmış. kasiyer kız da 30 dolar kaç tl'ye tekabül ediyor hesaplamış çıkan sonuç; suriyeli kadının 575 lira ödediği. yani 15 lira açığı var ama kadın bunu anlamak istemiyor. kasiyer bunu türkçe, ingilizce en az 4'er defa anlattı. en son aldı eline kalem kağıdı, bilal'e anlatır gibi yavaaşş yavaaşş anlattı. ama kadın yine de anlamadı. bir yerden sonra kadının kasıtlı anlamak istemediğinden şüphelendim fakat ne yapmaya çalıştığına anlam veremeyince kadın hakkında hüküm veremedim. olacakları izlemeye devam ettim. o gül yüzlü kasiyer kız yavaş yavaş sinir krize geçirmeye başladı. yüzü kızardı, gözleri yaşardı. onu öyle görünce benim de içim parçalandı. sonra yan kasadaki çocuk kıza dedi; tamam bana bırak, ben ilgilenirim şimdi. çocuk gitti suriyeli bir adam buldu mağazada. ardından durumu ingilizce olarak suriyeli adama anlattı, ondan da arapçasını suriyeli kadına anlatmasını istedi. her şey tıkır tıkır gitmeye başladı sandık. kadın anlıyormuşcasına kafasını sallıyordu. tam her şey çözüldü derken kadın demesin mi; ben size 30 değil, 130 dolar verdim. para üstümü verin. bunu duyan kız ağlamaya başladı. bu bana iftira atıyor, ben bunu hak etmedim diye. arkadaşları kızı sakinleştirirken, kasiyer çocuk kasayı açtı. kasadan sadece 30 dolar çıktı. çocuk kadına ingilizce; yalan söylüyorsun dedi, çıkan 30 doları gösterdi. kadın biraz daha ısrar etti; ben size 130 dolar verdim diye. sonra kasiyerlerden birisi; kamera kayıtlarına bakarız dedi. kadın sustu. sonra da poşetindeki 20 liralık bir tişörtü istemediğini söyleyerek iade etti 15 liralık açığını telafi etti. kadına 5 lira para üstü ödeyip, olayı çözdüler. o anda olayı çözen kasiyere saygı patlaması yaşadım. içimden gömlek reyonuna gidip, üstüme şık bir ceket alıp kasaya gelmek ve o kasiyerin karşısında ceketimi saygıyla iliklemek geldi. ama yapamazdım. yarım saat sıra beklemiştim, sıramı kaybedemezdim, artık çok geçti... ardından o ağlayan kasiyer kız tekrar kasasının başına geçti. sıra bana geldi. ödemeyi alırken kız hala ağlamaklıydı. biraz da kendi kendine söyleniyordu. sonra biraz da bana dert yandı. kız var ya, dokunsan hüngür hüngür ağlayacak. içim gitti onu öyle görünce. lcw'den çıktıktan sonra bu olayı düşüne düşüne hiç durmadan eve kadar yürüdüm. artık kasiyerlik için bile sadece ingilizcenin yeterli olmadığını, suriyelilerin uzun ve kısa vadede canımızı daha çok sıkacaklarını, klima ihtiyacının artık küresel bir sorun olduğunu ve yanımda her zaman bir ceket bulundurmam gerektiği konularını uzun uzun düşündüm. not: o değil, sen 590 liraya lcw'den ne aldın amk? nasıl bir estetik algın var senin? vizyon kaç bebeğim?
    7. 12
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nefes alamamaktır. gerçi ben part time yaptım, iki sene, bayram dönemi için on günlük çalışanlardandım. yani en civcivli zamanları. her zaman da çocuk reyonunda çalışırdım. yere düşen kıyafetleri kaldıra kaldıra yerdeki tozlardan hastalanmıştım bi keresinde. askılar, katlanması gereken yığınla tişörtler. o kadar çok katlardım ki. bu nedenle girdiğim hiçbir mağazada baktığım kıyafeti katlamadan koymam. ellerim dolu değilse mutlaka düzeltir koyarım. en rahat yer depoda çalışmaktı ama. alarmları takarken ellerimiz delik deşik olurdu da en azından yukarıdaki çılgın kalabalıktan uzak olurduk. nefes alınamayan yer ise kesinlikle kabinlerdir. şimdi salgın var falan ama o zamanlar bir kuyruk, bir yığılma olurdu ki allah allah, kıyafetler arasında boğulurdu insan, ter kokusu ve havasızlık, aceleci insanların birbirlerinin üzerine çullanmaları ve kabinlerdeki askılara yığılan otuz parça kıyafet.. kibar davrananlardan daha fazla hayvanmışsınız gibi davranan insanlar, asılanlar, eziyet edenler. bi kızcağız genç reyonunda çalışıyordu. sürekli ayakkabı denicez diye ayakkabıları dağıtıyormuş bir grup genç. kız tam toplarken gelip, ayakkabı denicez diye dağıtıyorlarmış. kız ağlaya ağlaya çıkmıştı yemek molasına. en sonunda güvenlik görevlileri devreye girmişti. bi adam vardı. yardım ediyorum ayağıya, askıları yerden toplatıp elime verirken araya numarasını yazdığı kağıdı da sıkıştırmıştı. çöpe atmıştım. sonra bi kaç gün daha elime sıkıştırdı küçük notları. yine çöpü boyladı. benden umudu kesince diğer kızlara yöneldi. gelişine not dağıtıyordu pezevenk. iş artık taciz boyutuna girince tabii hemen güvenlik devreye girmişti. hepsi topu topu 280 lira içindi. şimdi artmıştır. 280 değil 380dir.
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Hizmet sektöründe olan diğerleri gibi onlar da muhteşem insanlar. Ayısı var, angutu var, salağı var, saygısızı var, dağıttığını toplamayanı var... Allah kolaylık versin.